13 Haziran 2017 Salı

Gül'ün Bahçesinde Gün Akşam Oldu


Oldu valla. En geç 5'te eve dönsem diyordum, geldiğimde 7.5'tu.























Şikayetçi değilim, kimse bağlamadı beni, davet üzerine gittikten sonra bahçe keyfi yapma süresini uzattıkça uzattıysam özgür iradem şey yapmadığı için. Biraz daha oturalım deyip duruyordu, ben n'apiim?


 Haklı da, çok keyifli bir yer Gül'ün bahçesi, baya uzun zamandır da gitmiyorum. Niye, çünkü ben bir salakım, burada vakit geçirilmez mi? Hayır, bahçeli bir evde yaşamak gibi bir şansı olan bir arkadaşın var, sana gelme dediği de yok, tam tersine "Aramıyorsun, uğramıyorsun" falan diyor, uğrasana, de mi, dangalak kadın! (Buyrun benim?)







Ağaçlara asılmış süsler, her taraf yeşillik, dallarda ve saksılarda renk renk çiçekler,  bir saksıya çilek ekilmiş - birkaç tane yedim, dehşet lezzetliydi, karnabahar ekilmiş, başka bir şeyler de; öyle güzel ki. Kendini huzurlu hissediyor insan, sanki burası başka bir yer, sanki her yer böyle, kapıdan çıkıp birkaç dakika yürüsen göreceğin şey kat kat beton yığınları değil, sanki bütün dünya bahçe. Biraz vakit geçirince o ortama kendini kaptırıyorsun, ondan herhalde.








Ev Gebze'nin eski evlerinden biri, Gül'ün ve ablasının doğup büyüdükleri yer. Bahçe öyle profesyonel eller tarafından düzenlenmiş değil bildiğim kadarıyla, neredeyse tamamen Gül'ün zevki ve emeği. Böyle bir bahçesinin bir köşesine eski bir bisiklet çok yakışır gibi geldi, söyledim de. Hani sepetine çiçekler, meyveler koyulmuş bisiklet fotoğrafları vardır ya, öyle bir görüntü. Bir duvar dibine veya ağaç altına konulabilir. 







Gül bana bir tane karnabahar da verdi, salata yaptım onunla. Aşağıda kendisini ve kendisini de kullanarak kendime hazırladığım karnabahar salatası tabağını göreceksiniz. Domates, göbek, yumurta ve yeşil biber var içinde. Benim gibi en üstüne rendelenmiş peynir koymayın, bu salataya gitmedi. Rendelenmiş peyniri sevdiğim için alışkanlık bu bende, yerli yersiz döküyorum bir şeylerin üstüne. Bir daha böyle bir salata yaparsam kullanmıycam. Fakat bahçeden karnabahar yemenin tadı da bir başkaymış, yine olsa yine yerim. Belki yine verir bana? Olabilir, şansımı deneyeyim bir ara.



Böyle bir bahçede bir kahvaltı salonu da güzel olur ve bunu daha önce birkaç kere öylesine konuşmuştuk. Bir gün yapar belki.









Gül'ün bahçesi o gün, 2 gün öncesinden söz ediyorum, ilaç gibi geldi bana. Gözlerim bir tuhaftı, yorgundu. Bilgisayarla fazla muhatap olmak gözleri çok yoruyor ama yaptığım şeyler ve koyduğum hedefler açısından böyle yapmak durumundayım. Bütün suç bilgisayarda değil gerçi, bir süre çalışıp ara vermek lazım ama ben kaptırdım mı saatlerce kalkmıyorum. Bu şekil çalışmaya bir son vermem lazım. Neyse, Gül'e gitmeye karar verince, bir de düşündüğümden fazla zaman geçirince gözlerimde yorgunluk falan kalmadı. Kafam da dinlendi, gözlerim de.

Böyle işte. Yazıma burada son veriyorum ama biraz daha fotoğraf ekliycem. Ziyaretiniz için teşekkürler.
























 








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder